Translate

30 Mart 2016 Çarşamba

ODAKLANMAK İÇİN YAPMANIZ GEREKENLER

Gündelik yaşamda çoğumuz odaklanmakta sıkıntı çekeriz. Bir şeyi düşünmek için odaklanamayız. Etrafımızda dikkat dağıtıcı şeyler o kadar fazla ki, odaklanmada sıkıntı yaşamamız gayet normal. Peki bizler neler yapabiliriz?

                                   


Masamızı düzenlemeliyiz. Masamızda ki dağınıklık bizlerin algılamasını düşürebilir. Bunun üzerine farklı yorumlar ve araştırmalar vardır. Bana göre masanın düzenli olması odaklanmamı kolaylaştırıyor.

Düşünürken telefonunuzu kapatmalısınız. Gün içerisinde önemli ve ya önemsiz birçok telefon araması alırız. Birçoğuna cevap veririz ve o an hangi işle uğraşıyorsak onu bırakmak zorunda kalırız. O yüzden odaklanmamız gereken zamanlarda telefonumuzu kapatmalıyız.

Rahatsız edici mobilyalardan kurtulmalıyız. Ağrılara sebep olan mobilyalar, dikkatimizi dağıtır. Şöyle ki; eğer beliniz ağrıyorsa bel ağrısı sizi rahatsız edecektir. Yaptığınız işe odaklanmanızı engelleyecektir. Sizi rahat ettirecek mobilyaları tercih etmeniz gerekmektedir.

Kitap okuyorsunuz ve önünüzde bilgisayarınız, yan tarafınızda telefonunuz çalışır durumda. Ama siz kitap okuyorsunuz. Kapatın her şeyi gitsin. Teknoloji bağımlılığından kurtulun. Bir işi yaparken sadece ihtiyacınız olan şeyler çalışır durumda olsun.

Gün içerisinde o kadar çok işle uğraşırız ki; bazen ne yaptığımızı ve ya ne yapacağımızı unuturuz. Bu yüzden işlere başlamadan önce kendimize bir kontrol listesi hazırlamalıyız. Eğer bir kağıda ne yapacaklarımızı yazarsak neler yapacağımızı unutmayız ve sırasıyla kendimize belirlediğimiz görevleri bitirerek büyük bir karmaşayı önlemiş oluruz. Bir işi yaparken yazma alışkanlığınız olması gerekiyor. Yaptığınız işle ilgili ufak notlar alın. İleride o işe geri döndüğünüzde odaklanmanızı sağlayacaktır.

Her zaman bir planınız olsun. Bazen planlarınızda sapmalar olacaktır. Planınızın olması size zaman yönetimi sağlar. Bu şekilde zamanı daha verimli kullanabilirsiniz. Bir işi yaparken diğerine zaman ayıramama endişesi taşımazsınız. Bu şekilde yaptığınız işe daha çok odaklanırsınız ve verimli bir çalışma çıkarabilirsiniz.

Bir şeye odaklanma konusunda örnekler çoğaltılabilir ve ya insandan insana farklılık gösterebilir. Bu yüzden işe öncelikle kendinizi keşfetmekle başlamalısınız. Kendinizi keşfettiğinizde odaklanmanızı engelleyen durumları keşfedeceksiniz. Kendinizi keşfettiğinizde bunları çözüm yolları geliştirebileceksiniz. Odaklanmanızı sağlamanızı diliyorum.


Okan Kaya

28 Mart 2016 Pazartesi

BİR GİRİŞİMCİ NASIL BAŞLANGIÇ YAPAR?

Bir girişim nerede başlar? Bir girişimci başlangıç şirketini (Start-up) nasıl başarıya ulaştırır? Bunlar bir süreçtir. Bu sürecin ne olduğunu merak mı ediyorsunuz? Sizinle beraber bu sürece yakından bakalım.

‘‘Meşgul olmak her zaman gerçek iş yapmak demek değildir. Bir işin hedefi üretmek veya başarmaktır ve bu iki sonuç için de düşünmek, sistem, planlamak, zeka, dürüst bir hedef ve terleme gerekir. Yapıyor gibi olmak yapmak değildir.’’
Thomas Edison



Bir girişimci şuana değil, herkesin ötesinde geleceğe odaklanmalıdır. Bu sayede özgün fikirlere sahip olabilir ve sorunları tespit edebilir. Bu yüzden geleceği görerek işe başlamalıyız.

Geleceği göreceğiz derken şuandan da kopmamalıyız. Şuanı gözlemlemeliyiz. Acaba bu dünyada şuan olan yanlış giden problem nedir? Bu gözlemden yola çıkarak geleceği görmeli ve bir çözüm üretmeliyiz. Eğer gerçekten girişimci olmak istiyorsanız bu düşüncelerinizi not etmelisiniz. Bu şekilde sonradan unutmazsınız. Üzerine düşünmek istediğinizde notlar size yardımcı olacaktır.
Fikirlerini hayata geçirmeye hazır mısın? Önce bir deneme yanılma yapmalısın. Düşüncelerini somutlaştıran bir simülasyon gibi düşünebilirsin. Bunu yaptığında düşündüklerine gerçekler arasındaki farklılığı görür ve projende eksiklikleri gidermen şansın olur. Eğer direk piyasa fikrini sunarsan başarısız olduğunda çıkacak olan krizi yönetmen zor olacaktır. Piyasaya sürmeden önce denemelisin.

Simülasyonda edindiğin deneyimler ile artık yola çıkmaya hazırsın. Deneyimlerini bir yatırımcıyla paylaşmaya ne dersin? Yatırımcılardan destek almalısın. Artık fikrini gerçeğe dönüştürdün ve bunu yaymalısın. Yardıma ihtiyacın var. O zaman bir yatırımcı bulmalısın. Yatırımcıyı bulduğunda yoluna kendini geliştirerek devam etmelisin. Bunu sürdürülebilirlik olarak algılamalısın ve hiçbir zaman en iyisinin ve yenisinin olduğunu unutmamalısın.

Piyasaya pazarlama yapmaya hazırsın. Az müşteriye pazarlamalısın. Herhangi bir sıkıntı çıktığında müdahale etme olasılığın yüksek olmalı. Fikrinin somut çıktısını piyasa pazarladığında, müşterilerinden projen hakkında geri bildirim almalısın. Aldığın geri bildirimler neticesinde eğer problemler varsa soruna çözüm bulmaya çalışmalı ve yeni bir deneme yanılma yoluna girmen gerekiyor. Eğer müşterilerinden olumlu yanıt geliyorsa, artık daha fazla pazarlama yapmak için hazırsın.

Fikrini pazarladın ve büyümelisin. Çünkü her şey yolunda ve para kazanıyorsun. Büyümelisin ve kendini sürekli geliştirmelisin. Başlangıç girişimlerinin çoğunluğu ilk yıllarında başarısız olurlar. Bir ve ya iki başlangıç girişimini beş yılı geçebilir. Beş yılı geçtikten sonradan yenilikçi kimliğini korumalısın.

Başlangıç girişimleri zorlu bir süreçten geçerler. Her zaman kötü bir şey olacak gibidir ve çoğunlukla olur. Ekip arkadaşlarınızla anlaşamazsın. Fikirleriniz gerçek hayatta farklı bir hal alır. Yatırımcı bulamazsınız. Pazarlamanızda sıkıntı oluşur. Bu yüzden süreci genel bir taslak olarak ele aldık. Girişiminizin başarıya ulaşmasını diliyoruz.


Okan Kaya

25 Mart 2016 Cuma

KURUMSAL BÜYÜME İÇİN SORULACAK 6 SORU

Neden? Ne? Nerede? Ne zaman? Kim? Nasıl? Bu sorulara vereceğiniz cevaplar ile kurumsal büyümenizi sağlayacak cevaplara ulaşabilirsiniz? Burada soracağımız soruları aktaracağız.

                                             


Nedenini bilmelisiniz.


  •          Neden bu vizyon?
  •           Neden bu değerler?
  •           Neden bu kapasite ve ya yetenekler?

Ne olduğunu bilmelisiniz.


  •           Müşteri değeri ne?
  •          Rekabet avantajı ne?
  •           Sürdürülebilir büyüme ne?

Nerede aramalısınız, bilmelisiniz.


  •           Girişimcilik stratejinizde
  •           Yol haritanızda (iş planınızda)
  •           Pazar istihbaratında (araştırmalarda)

Ne zaman? Zamanını bilmelisiniz.


  •          Yönetim değiştiğinde
  •           Fırsat var olduğunda
  •           Şirket hızlı büyüdüğünde

Kim yönetecek bilmelisiniz.


  •          Liderler, Yöneticiler
  •          Çalışanlar, Ekipler
  •          Müşteriler, İş Ortakları

Nasıl yapacağınızı bilmelisiniz.


  •           Yarışarak, Yenilik Yaparak
  •           Örgütlenerek, Sürece yayarak
  •           Pazarlama yaparak, Satış yaparak

Not: Konu uzun ve detaylı olduğu için kısa şekilde aktarılmıştır. Bu yüzden birleştiremediğiniz noktaların olması doğaldır. Bu konu üzerine okuma yaparsanız yazdığımız temel olguları birleştirebilirsiniz.


Okan Kaya

23 Mart 2016 Çarşamba

İŞ YAŞAMI DÖNGÜSÜ

Her şey gibi iş yaşamının da bir başlangıcı ve dönüm noktaları mevcuttur. Süreklilik esastır. Bu yüzden iş yaşamında dönüm noktaları mevcuttur. İş yaşamının nasıl bir sirkülasyona sahip olduğuna bakmak istersiniz, değil mi?

Her şey gibi bir iş için de bir başlangıç noktası vardır.

Başlangıç süresini atlatan her iş büyüme sürecine girer. Kendi iş kapasitesini, sermayesini vb. olgularını büyütür.

Büyüme sürecini atlatan iş artık genişleme içerisine girmiştir. İnsan kaynağına, finansal enstrümanlara yatırımlar yaparak mevcut büyük kapasite genişlemeye gider.

Bu süreçler elde ettiğimiz deneyimlerle olgunluk sürecine gireriz. Burası iş yaşamın dönüm noktasına giden kısmıdır.

Olgunluk dönemiyle iş yaşamı devam ettirilemez. İşlerin sürekliliğini koruması lazım. Bu yüzden bir dönüşüm geçirir. Bu kısmı geçiş ve ya değişim noktası olarak adlandırılabilir. Bu nokta işin geleceğini belirleyecektir. Dönüşümünü sağlamayan işler yok olmakla yüz yüze gelecektir. Ve sonunda pazardan silinecek yerini diğerlerine bırakacaktır.



Okan Kaya

21 Mart 2016 Pazartesi

KRİZ YÖNETİMİNİN TEMEL OLGULARI

Kriz yönetimi nedir? Bir kriz nasıl engellenmelidir? Krize anında mı yoksa gelişmesini takip ederek sonradan mı müdahale etmeliyiz? Krize önceden hazırlanabilir miyiz? Bu soruları temel olgularla açıklamaya çalışalım.

Kriz her zaman sinyallerini önceden verir.
Mario Rosa

                        


 Kriz, bana göre daha önceden öngörülmemiş veya hesaplanması unutulmuş ve etkisini şuanda gösteren, gücünü geçmişteki bir eksiklikten alan olaylar bütünüdür. Kriz yönetimi yine bana göre, krize sebep olabilecek olayları önceden öngörebilmek, bunlar için gerekli önlemleri almak, krize oluştuğu anda müdahale edebilmek ve bu krizin tekrarlanmaması için eksikliğin tespit edilerek ek önlemler alınmasını sağlamanın bütünüdür.

 Kriz, geçmişte öngöremediğimiz olaylardan, davranışlardan, düşüncelerden vb. olgulardan kaynaklanır. Bunların bazıları elimizde olmayan nedenlerden kaynaklanabilir. Tam olarak krizi önlemek için ciddi çalışmalarda bulunmak gerekir. Kriz her alanda çıkabilir: Ekonomi, elektrikten kaynaklı yangın, savaş, çalışanın işi bırakması… Burada bize düşen görev nedir? Öncelikle araştırma ve farklı alanlarda okuma yapmamız gerekiyor. Eğer kendimizi geliştirmez isek öngöremediğimiz şeylerin sayısı artacaktır. Sonrasında olası hasar tespiti yapmamız gerekiyor. Bir yangın çıktığında nereden çıkabilir? Elektrik tesisatı sağlam mı? İş yerini su basabilir mi? Finansal piyasayı, dalgalanmaları takip etmeliyiz. Mümkünse bir uzmandan (muhasebeci, finansman uzmanı olabilir) yardım almalıyız, işimiz hakkında finansal raporlar hazırlamalı ve değerlendirmeliyiz. Örneğini artırabileceğimiz bir çok durum söz konusu.

 Durumu tespit ettik. Bu duruma çözüm olabilecek planlar yapmalıyız. Elektrik tesisatını değiştirebiliriz. Çalışanımızın yerine yedekleme yaparak yeni bir eleman yetiştirebiliriz. Döviz kuru değişimindeki zarardan kurtulmak için elimizdeki dövizleri çıkarabilir, kar etmek için elimizdeki parayı dövize çevirebiliriz. Tespit ettiğimiz duruma göre gelecekte oluşacak krizi engelleyebilir ya da fırsata dönüştürebilirsiniz.

 Bu iki yolu uyguladık fakat yine de bir kriz çıktı. Ne yapmalıyız? Öncelikle mevcut durumumuzu tespit etmeliyiz. Krizin sebeplerini araştırarak bize olacak etkisinin analizini yapmalıyız. Ve mümkünse krize anında müdahale etmeliyiz. Örneğin bir sabah uyandınız. Televizyonu açtınız. Kahvaltı yapıyorsunuz. Döviz değerlerinde yükselme beklerken birde baktınız ani bir düşüş ile karşı karşıyasınız. Panik yapmayın. Durum hakkında bilgi alın. Elinizdeki döviz miktarını ve dışa borçlandığınız döviz miktarını karşılaştırın. Zararına bir durum söz konusu ise hemen müdahale edin ve riskin oluşturduğu zararı yok etmeye, yok edemiyorsanız minimum seviyeye indirmeye çalışınız.

 Krizi öngördük, krize önlem aldık, krize müdahale ettik ve ortadan kaldırdık. Şimdi sırada ne var? Daha önceki krizlerden edindiğimiz tecrübelerden faydalanmalıyız. Peki nasıl? Tecrübeler ile edindiğiniz ve eksik olduğunuz noktaları gidererek, iyi yapılan uygulamalarınızı daha da iyileştirerek dersler çıkarmalıyız. Çalışanlarınızı ve kendinizi bu konularda eğitin. Krizler yaşamamanızı diliyoruz.


Okan Kaya

17 Mart 2016 Perşembe

2015'TE BİR DAKİKADA İNTERNETTE NELER OLDU?

Bilgi paylaşımı günümüzde internette çok hızlı paylaşılıyor. Böyle olunca bilgiye ulaşmakta çok hızlı oluyor. Farklı alanlarda hizmet sunsalar da sosyal paylaşım platformları istediğinize ulaşabileceğiniz internet siteleri olarak karşınıza çıkıyor. Hiç merak ettiniz mi? Bir dakikada acaba internette neler oluyor? Bir dakika da internette neler mi oluyor bakalım?

Not: Paylaştığımız araştırma verileri, Excelacom Şirketine aittir. Bu yüzden herhangi bir yasal yükümlülük yüklememektedir. Bilgiler farklı araştırmalarda değişiklik gösterebilir.


Facebook üzerinde bir dakikada 293.000 durum paylaşımı ve 136.000 fotoğraf yüklemesi gerçekleşti.

Bir dakikada 240.000.000 e-posta gönderildi.

Google Store ve App Store üzerinden bir dakikada toplam 47.000 mobil uygulama indirildi.

Amazon bir dakikada 119.760 $ e-satış yaptı.

Linkedin profesyonel sosyal paylaşım sitesine bir dakikada 120+ üye kaydoldu.

Instagram üzerinden bir dakikada 123.060 fotoğraf paylaşıldı.

Twitter üzerinden 547.200 yeni tweet atıldı. 320+ kişi twitter sosyal paylaşım sitesine kaydoldu.

Google bir dakikada 2.4 Milyon aramaya ev sahipliği yaptı.

Youtube üzerinden bir dakikada toplam 300 saatlik video yüklendi. 2.78 Milyon kişi video izledi.

Skype üzerinden bir dakikada 104.300+ Skype araması gerçekleşti.

Okan Kaya

16 Mart 2016 Çarşamba

LİDERLERE VE LİDER OLMAK İSTEYENLERE YÖNETİM KONUSUNDA TAVSİYELER

Sosyal paylaşım sitelerinde, iş organizasyonların ve ya iş ilanlarında lider kavramını görüyoruz. Liderliğin yönetimdeki farklılıklarını okuyoruz. Bizde bazı sorulara cevap vererek bir lidere ekip yönetiminde fayda sağlayacak tavsiyeler paylaştık. Bir lider nasıl bir yönetim uygulamalıdır? Bir lideri normal bir yöneticiden ayıran nedir? Tavsiyelerimize bakmaya ne dersiniz?
En iyi liderler, iş bittiğinde insanların bu işi biz başardık diyebilmelerini sağlayan kişidir.
                                                                                                                                       Lao Tzu
                                        



 Bilgileri paylaşın. Topluma faydalı olmaya çalışın. Bilgiler paylaşıldıkça anlamlı olur. Bir bilgi kullanılmadığı sürece bir anlam ifade etmez. Eğer kendinize liderlik vasfını yakıştırıyorsanız bilgileri, haberleri liderlik ettiğiniz topluma faydalı her şeyi paylaşmak zorundasınız. Çünkü siz lider olarak o topluluğa yön veriyorsunuz. Eğer siz bilgileri paylaşmazsın liderliğini yaptığınız topluluk hedefinden sapabilir ya da başka birisi sizin yerinize liderlik vasfını yüklenebilir. Paylaşmaktan korkmayın.
İnsanlara teşekkür edin. Her insan takdir edilmek ister. Bir işi yaptığında ve ya çok basitte gözükse ki öyle değildir; birisi size selam verdiğinde ona teşekkür edin. Kendisine teşekkür edildiğini gören kişi, topluluğa bağlı kalacaktır. Kendisine değer verildiğinin farkında olacaktır. Teşekkür etmenin bir maliyeti yoktur. Sadece samimi bir teşekkür siz liderle çok şey kazandıracaktır.

 Herkesin kişiliği, ilgili alanları, yetiştiği ortam ve birçok özelliği farklılık gösterir. Bu yüzden ekibinizdeki her bireyin özelliklerini iyi bilmeniz gerekiyor. Herkesin iletişim kurma şekli farklılık gösterebilir. Birisi daha samimi bir iletişim kurarken, diğeri mesafeli bir iletişimi tercih edebilir. Bu yüzden kendi iletişim şeklinizi değil karşıdaki bireyin iletişim şeklini tercih etmelisiniz. Bunun için ekip içerisindeki herkesi gözlemlemeniz gerekmektedir. İnsanların özel alanına girmek için benzer noktalarınızın olması lazım. Doğru iletişimi kurmak için öncelikle karşıda bulunan kişiyle ortak noktaları keşfetmeniz gerekiyor. Bu yeterli mi? Tabi ki, değil. Karşı tarafın hoşlanmadığı davranışları da öğrenmeniz gerekiyor. Ortak alanı yok ederseniz size karşı iletişimini kapatacaktır. Ekip yönetiminde iletişim şekli önem arz etmektedir.

 İnsanlar bir işe odaklanıp saatlerce çalışarak daha verimli olmazlar. Uzmanların söylediğine göre 40-50 dakikada bir insanların mola vererek ayağa kalkması ve kan dolaşımını hızlandırması gerekiyor. Bu sağlık açısından çok önemli. Ayrıca insanlar sürekli iş yaparak o işten soğuma noktasına gelebilirler ya da odaklanmakta zorluk çekebilirler. İşinizi eğlenceli hale getirin. 10-15 dakikalık molalar vererek ekip arkadaşlarınızla beraber sohbet edebilir, oyunlar oynayabilir kısacası yaptığınız işi eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.

 Geri bildirim bir iş hakkında neler yaptığınızı görmek ve ne yapacağınız hakkında veri olması açısında faydalıdır. Geri bildirim kültürünü ekibinize benimsetmelisiniz. Geri bildirim tek taraflı değil karşılıklı olmalıdır. Örneğin bir ekip arkadaşınız size yaptığı iş hakkında ilerlemelerin nasıl gittiğine dair geri bildirimlerde bulunabilir. Sizde aynı şekilde ekibinize hedeflerinize ulaşma noktasında neredesiniz, işin ne kadarı tamamlandı, neler yapmak gerekiyor, kim ne yaptı gibi konular hakkında geri bildirimde bulunmalısınız. Bu şekilde ekip ile aranızda yönetim kolaylaşacaktır. Ekibin performansı artacak ve daha verimli çalışmalar ortaya çıkaracaktır. Geri bildirimler ile işinizdeki eksiklikleri tespit edebilir, daha büyük sorunlara yol açmadan bu eksiklikleri gidererek gelecekte oluşabilecek problemleri engelleyebilirsiniz.

 Kısa bir anlatımla liderlerin ve lider adaylarının yönetim konusunda nasıl davranmaları gerektiğini anlattık. Tavsiyeler ve görüşler çoğaltılabilir. Anlattıklarımız temel davranışları kapsamaktadır. Bir liderliği açıklamak ve ya neler yapması gerektiğini ele almak uzun süreler üzerinde tartışılan konulardır. Bu yüzden yazımızı kısa ve öz tutarak sizlere faydalı olacağını düşündüğümüz temel görüşleri paylaştık. Yönetim alanında ekibinize iyi bir liderlik yapmanızı diliyoruz.


Okan Kaya

15 Mart 2016 Salı

MEVCUT ORGANİZASYON KÜLTÜRÜNÜZÜ NASIL MOBİL KÜLTÜRE DÖNÜŞTÜRÜRSÜNÜZ?

Günümüzde mobil olmak önemli bir durum haline gelmiştir. İşler ve ticaret artık mobil dünya üzerinden yürütülmektedir. Siz somut bir şey satabilirsiniz fakat pazarlamanızı mobil olarak yaparsınız. Çünkü insanların çoğunu tek seferde mobil ağlardan ulaşabilirsin. Kitle pazarlaması yaparak tek sefer bir çok insana aynı anda ulaşabilirsin. Organizasyonunun kültürünü, nasıl mobil kültüre dönüştüreceksin? Bu sorunun yanıtını bulacağız beraber.



 Öncelikle şu an ki organizasyon kültürünüzü değerlendirmeniz gerekiyor. Kültürünüz bu değişime uygun mu? Çalışanlarınız nasıl tepki verecekler? Çalışanlarınızın ihtiyaçları neler? Organizasyonda yeterliliği zayıf olanlar var mı? Bu soruları sormak şu anki durumunuzu tespit etmenizde sizlere başlangıç için yardımcı olacaktır. Bu soruların cevaplarına bakalım. Bir elemanınızın mobil cihaza harcama yapacak yeterli bütçesi olmayabilir. Eski teknolojiyi kullanan çalışanınızın yeni teknolojiler hakkında eğitilmesi gerekebilir. Bazı çalışanlarınızın düşünceleri ile mobil çalışma kültürü uyuşmayabilir. Bu açıdan öncelikle bulunduğunuz kültürde çalışmalar yürütmeniz gerekmektedir.

 Durum tespitinden sonra, kültür değişimindeki engelleri tespit edin. Bu engelleri nasıl çözeceğinize yönelik cevaplar bulmaya çalışın. Sizin için en uygunu hangisi ise onu seçin. Çalışanlarınıza mobil kültürü anlatın. Kültürün yaygınlaşması için tanıtım, eğitim ve rehberlik çalışmaları yürütün. Bu şekilde çalışanlarınız yeni organizasyon kültürünü daha kolay kabullenebilirler.

 Bu çalışmalardan sonra tekrar bir güncel durum değerlendirilmesi yapın. Önceki durumla şuan ki durumu karşılaştırın. İlkte belirlediğiniz engellerin hangilerini çözüme kavuşturdunuz? Yeni engeller mi var? Kültürü değişimi yaşarken yanlış bir yönlendirilme mi yapıldı? Bunları değerlendirin. Ve güncel durumunuza göre yeni bir yol haritası çizin.

 Mobil değişimine liderlik yapın. Bunu onlarla birlikte değişerek yapın. Onlara değişmesini söylerken siz aynı kalmayın. Onlara birlikte paylaşarak öğrenin. Onlara yakın olduğunuzda yaptığınız tespitler daha doğru sonuçlar verecektir. Çünkü benzer problemlerle sizlerde karşılaşabileceksiniz. Bu sizin doğru kararlar vermenize yardımcı olur.
Kültürünüzün değişiminde iletişim çok önemli. Eğer sizin kültürünüz emir komuta zincirine bağlı ise bu değişim zor olacaktır. Fakat insanların açıkça fikirlerini söyledikleri bir iletişim ağınız varsa, kültürel değişim hızlı olacaktır. Çalışanlarınız kendi aralarında mobil kültürü benimseyecek ve birbirlerine öğretir, rehberlik yapar hale gelecektir. İletişimi doğru kurmak kültürü oluşturmakta, dönüştürmekte çok önemlidir. Çalışanların kendi aralarında ve sizle doğru iletişimi kurmaları gerekmektedir.

 Mobil değişimi gerçekleştirirken kendi çalışmalarınızla paralel gelişen teknolojileri kullanmanız doğru olacaktır. Bunun için alanınızdaki gelişmeleri takip etmeniz ve araştırma yapmanız gerekmektedir. Her çalışma gurubunun farklı mobil ihtiyaçları vardır. Bir uzmanlaşma olarak mobil kültürü oluşturursanız daha verimli çalışmalar elde edebilirsiniz ve performansınız da artışı sağlayabilirsiniz.

 Organizasyon kültürünün değişimi için temel oluşturacak düşüncelerimizi sizlerle paylaştık. Bu süreçler çok uzun ve ya kısa sürebilir. Her iş koluna göre ve elemanların niteliğine göre bu süre değişiklik gösterecektir. Günümüzde mobil yaşam yaygınlaşmaktadır ve gelecekte tamamen yaşamın kendisi mobil olacaktır. Bu yüzden geç olmadan kültürünüzü, şuan da etkili olan ve gelecekte de etkin olmayı sürdürecek mobil kültüre dönüştürmenizi değerlendirmelisiniz. İyi çalışmalar diliyorum.

Okan Kaya



14 Mart 2016 Pazartesi

ÇALIŞANLARIN SOSYAL İHTİYAÇLARI NELERDİR?

Her insanın sosyal yaşamda tatmin edici beklentileri vardır. İnsanlar girdikleri ortamlarda kabul edilmek ve bulunduğu yere bağlı olarak katkıda bulunmak ister. Peki çalışanlar sosyal yaşamda neler istiyor? Çalışanların sosyal ihtiyaçları nelerdir? Bunlara beraber bakalım.
İhtiyaç, tüm icatların anasıdır.
Eflatun



 Çalışan olun veya olmayın bir topluma girdiğiniz zaman ilk beklentiniz o toplumdaki bireylerden kabul görmektir. Bunun göstergesi nedir? Saygı duymaktır. Toplumdaki bireyler, güven içerikli davranışlar sergiler ise kişi kendisine saygı duyulduğundan haberdar olur. Kendisine saygı duyulduğunu hisseden birey, toplumdaki görüşlere uyum sağlamaya çalışır. Bu bireyin topluma temel bağlılığını sağlar. Bu yüzden öncelikle çalışanlar saygı duyulmak ve kabul edilmek ister.

 Topluluğa giren birey artık oradaki diğer bireylerle paylaşımda bulunmak ister. Onları tanımak ve onlardan eksikliklerini giderecek yeni şeyler öğrenmek ister. Bu yüzden topluluktaki iletişim çok önemlidir. Eğer kapalı bir iletişim ağı varsa burada birey rahatsızlık hissedecektir. Kapalı iletişim ağı hiyerarşik bir iletişim ağını temsil eder.  Açık iletişim ağı ise yatay eksende herkesin birbiriyle kolay iletişime geçebildiği ağdır. Açık bir iletişim ağı varsa, birey kendisini ifade edebilir ve başkalarından da kendilerini ifade etmelerini isteyebilir. Bu toplulukta rehberlik kültürünü geliştirir. Eski çalışanlar yenilere rehberlik yaparak, yeni çalışanlar ise eskilerin tecrübelerinden faydalanarak kendilerini sosyal açıdan tatmin ederler. Bu yüzden öğrenime ve paylaşıma açık bir iletişim ağını kullanmak çalışanlar arasında verimliliği arttıracaktır. Çalışanında sosyal anlamda tatminini sağlayacaktır.

 Hepimizin bireysel hedefleri vardır. Toplumların hedefi yok mu? Toplumlarında kendilerine göre hedefleri var. Eğer hedefi olmayan bir toplumda hissederse birey kendisini, toplumdan uzaklaşmaya başlayacaktır. Çalışanların verimleri hedefi olmayan işlerde düşmektedir. Bir çalışan ne yaptığını, neler yaptığını ve ne için yaptığını bilmek ister. Çalışanlarınıza hedeflerinizi doğru aktarmalısınız. Çalışanın en ufak bir şüphesi sonrasında çalışanın topluluğu terk etmesiyle sonuçlanabilir. Faydalı ve bir amacı olan işler üretmek bireyin bağlı olduğu topluluğa bağlı kalmasını ve sadakat duymasını sağlar. Her zaman bir hedefiniz olsun.

 Sezar’ın hakkı Sezar’a. Fark yaratan, katkı sağlayan ve istekli olan çalışanlarınıza haklarını verin. Onların istedikleri projelerde yer almasını sağlayın. Başarılarını, başarılı bir ekipte yer almalarını sağlayarak ödüllendirin. Eğer siz yüksek başarı gösteren birisine hakkını vermezsin kendisini değersiz biri olarak görebilir. İlk cümlelerde bahsettiğimiz güvenilmek duygusunu hissetmez. Kendisine güven duyulmadığını, toplumda kabul görmediğini ve değersiz olduğunu düşünebilir. Eğer her çalışana hakkını verirseniz o çalışanınızdan yüksek verim elde edebilirsiniz. Çalışanınız işine tutkuyla bağlanır ve topluma katkı sunmaya devam eder.

 Her insan yaşamın her anında farklı şeylere ihtiyaç duyarlar. Sosyal anlamda bu maddeler altında ihtiyaçları toplayabiliriz. Farklı ihtiyaçlar olacaktır. Temel olarak bu ihtiyaçların giderilmesi gerekmektedir. En başta bireye kendisine güvenildiğini hissettirmelisiniz. Çalışanların sosyal ihtiyaçlarını önemseyerek, bunlara doğru yanıt vermemiz gerekmektedir. Sosyal ihtiyaçlarımızın karşılandığı, iyi çalışmalar diliyorum.


Okan Kaya

13 Mart 2016 Pazar

BİR ÇALIŞANI İŞ YERİNDE TUTAN ŞEY NEDİR?

Hepimiz bir iş deneyimine sahip olmuşuzdur. Burada yazacaklarımızı deneyimleyenler mutlaka vardır. İster çalışan olun isterseniz yönetici ve ya patron. Kim olursanız olun bu yazının size fayda sağlayacağından eminim.


 Maaş bir motive aracıdır. Şunu unutmamak gerekir ne kadar çok maaş alırsanız o kadar çok feraha kavuşursunuz. Bu konuda çeşitli düşünceler var. İnsanların sahip olduğu özelliğe göre değerlendirme yapanlar, kıdem yılına göre değerlendirme yapanlar, sabit maaş politikası uygulayanlar gibi çeşitli maaş ödeme sistemleri bulunmaktadır. Bir işveren olarak çalışanınızı maaş yönünden memnun etmelisiniz. Düşük maliyet politikası çerçevesinde maaşları düşürürseniz kalitesiz iş gücü istihdam etmek zorunda kalırsınız ve yaptığınız işte verim düşüklüğüne sebep olur. Çalışanınızı elinizde tutmak istiyorsanız, maaşı değerlendirin derim.

 Çalışanlar bir işin nasıl yapacağı konusunda rehberlik yapılmasını önemsiyor. Büyük şirketlerde bu kuşaklar arası çatışmayı önlemek ve çalışanların performanslarını arttırmaya yönelik ters rehberlik olarak uygulanıyor. Alt kuşaklar üst kuşaklar, üst kuşaklarda alt kuşaklara rehberlik yapıyor. Bu şekilde çalışanlar kendileri arasında motivasyon döngüsünü sağlıyor.

 Bir şeye katkıda bulunmak isteriz. Bir sorunun çözümünde yer almak ve bizimde emeğimiz olsun isteriz. Bu yüzden çalışanlarınızı çalışmalarınızda aktif rol oynama şansı verin. Sorunların çözümlerinde fikirlerine danışın. Başarılı ve aktif olanları değil tüm çalışanlarınızı ödüllendirin. Ödül mekanizmasını iyi ayarlamalısınız. Çalışanın isteklerini tespit etmelisiniz. Belki çalışan sizden bir maaş ikramiye yerine sıcak bir gülümseme, hoş bir sohbet ya da pozisyonunda yükselme beklentisi içerinde olabilir. Her sabah çalışanlarınıza selam vermeniz bile bir ödüldür. Onlara kendilerinin değerli olduklarını hissettirin.

 Herkesin bu hayatta sorumlukları var. Çalışanınızın iş yerinde bulunduğu pozisyonu dışında ya bir sorumluluğu yoksa o zaman ne olacak? Çalışanınız kendisini iş yerine bağlı hissetmeyecek. Çalışanlarınıza ufak ta olsa bazı sorumluklar verirseniz çalışanlarınızın iş yerinize bağlılığını arttırırsınız. Pasif kişilikten çok büyük değerler ortaya çıkarabilirsiniz. Çalışanlarınıza güvendiğinizin de bir göstergesidir, sorumluluk vermek. Güvenmek insanın özünde olan bir şeydir.  Kendisine güven duyulmasını ister. Eğer kendisine güven duyulmadığını hissederse, iş yerini tehlikeli bir kişilik alanı olarak algılayarak işten soğuyacak ve sonunda iş yerini terk edecektir.

 Sizler için bir çalışanın iş yerinde kalması için yapabileceklerinizi ve çalışanların neler isteyebileceğini yazdık. Öncelik sizin davranış ve düşüncelerinize bağlı. İş yerinizi ve her bir çalışanınızı ayrı ayrı analiz etmelisiniz. Ortak bir değer, kültür yaratmalısınız. İnsana değer vermelisiniz.


Okan Kaya

12 Mart 2016 Cumartesi

ESKİ VE YENİ İŞ TABULARI

Zaman hızla akıp gidiyor ve bizlere yeni fırsatlar sunuyor. Bazen değişmem dediğimiz an değişmeye başlıyoruz. Hayatta kalmak için değişmeyi tercih ediyoruz. Eski iş tabularına beraber bakalım mı?

Değişmeyen tek şey değişim kendisidir.
                                             HERAKLİTOS

              


 Eğer kendi işinizi yapmazsanız bir başkası sizin işinizi neden doğru yapsın ki? Belki hala bu şekilde düşünenler vardır? Kendi işimi kendim yaparım. Ama unuttuğumuz bir şey var. Her şeye biz koşturamayız. Her şeyden çok iyi anlayamayız. Her zaman her yerde olamayız. Bu yüzden işçiler tamamen risk oluşturmazlar. Varlıkta oluştururlar. Eğer o işçi orada ise ve anlaşmışsanız o iş yapılacaktır. Risk hiç mi yok? Risk her zaman var. Hayatta herkesin bir rolü var. Yeni bir girişim iseniz tabi ki birçok görevi siz yerine getireceksiniz. İşçi istihdam eden biri iseniz artık işçiye güveneceksiniz. İşçinin varlığını ve iş yerinizdeki rolünü kabul edeceksiniz.
 Üst bir altıyla, alt bir altıyla, sonrada en alttaki kendi üstüyle iletişime geçer bu şekilde bilgi paylaşımı oluşur ve bilginin gizliliği sağlanmaya çalışılırdı. Kulaktan kulağa oyunu gibi. En son alttakine gelesiye kadar bilgi şekil değiştirir ve en alt kendi üstünün söylediğinden anladığını yapar. İşler yolunda gitmez ve sonra suçlu en alt olurdu. Şimdi ise tam tersine açık iletişim var. Herkes her şeyden haberdar olabiliyor. Nasıl mı? Yasal olarak gizlilik sözleşmesi kapsamında şirket kendisini koruma altına alıyor, uygulama olarak ise çalışanların çoğu toplantılarda kendi fikirlerini beyan edebiliyorlar. Toplantıda alınacak kararlardan haberdar olabiliyor. Uygulama konusunda herkes görevini öncesine göre daha doğru anlayabiliyor. Bu şekilde bilgi tek bir kişi de durmak yerine birçok kişiden faydalanarak geziyor ve kendisini güçlendirerek ortaya çıkıyor. Başka düşüncelere de önem vermek gerekiyor. Sizin düşünmediğinizi, gözden kaçırdığınız bir yeri bir diğeri görebilir veya düşünebilir. Bir elin nesi var, iki elin sesi var.

 Esnek çalışma takvimlerini uygulayan şirket sayıları giderek artıyor. Google örneğindeki gibi. Çalışanlar kendilerine uygun olarak boş vakit, dinlenme vakti ayırabiliyorlar. Bu açıdan düşünürsek evet yeni bir iş tabusu olabilir. Mesai saatleriyle çalışan iş yerleri olduğu için bu tabunun tam olarak geçerli olduğunu söyleyemeyiz. Fakat serbest çalışma olarak (İngilizcesi Freelancer) nitelendirilen çalışanların çoğalması bu tabunun yerleşeceğini göstermekte. Serbest çalışanlar bir yere bağlı olmadan sadece iş odaklı çalışan ve iş bittiğinde şirketle o işle ilgili bir bağlantısı kalmayan çalışanlar olarak tanımlayabiliriz. Bu kültürün yayılması esnek çalışma takvimi kavramını yaygınlaştırabilir diye düşünüyorum.

 Burada kendimizce sınırlı sayıda tutarak, iş yaşamında ki değişmekte olan ve değişen tabuları incelemeye çalıştık. Burada bir genelleme yaptığımızı söylemeyi doğru bulmuyorum. Eğer genelleme yaparsak mutlaka hataya düşeriz. İş dünyasında ki örneklerden yola çıkarak nasıl bir tabu değişikliğinin gerçekleştiğini belirtmek istedik. Değişime kapalı olmanın, gelişmekte ve sürdürülebilirlikte bir engel olduğu düşünüyoruz. Bu yüzden sizlere değişeme kapalı olmamanızı, işinizi büyütmek ve sürdürülebilir kılmak istiyorsanız değişimi kabullenmenizi tavsiye ediyoruz.



Not: Hiçbir şahsı, tüzel kişiyi, şirketi ve ya markayı rencide etmeye veya kötülemeye yönelik olarak yazıyı paylaşmamaktayız. İş dünyasındaki değişimi aktarmayı amaçladık. Kendi düşüncelerimizi belirtmek yönüyle bu yazı yazmaktayız.

Okan Kaya

11 Mart 2016 Cuma

KENDİNE GÜVEN VE İNAN GERİSİ GELECEKTİR

    Öz güvenli olduğumuzu ve her şeyi yapabileceğimiz söyleriz. Gerçekte bu böyle midir? Bence istisnalar dışarıda tutacak olursak cevap hayır olacaktır. Kendimize güvendiğimiz ve inandığımız zaman neler düşüneceğimize bakalım mı?

Kendine inanmaya başlayana kadar, kendine ait bir hayatın olmayacak.
                                                                                        Rocky Balboa
                              

     Hepimiz bazı konularda o şeyi yapamayacağımızı düşünürüz ve ben bunu yapamam deriz. Belki de bu yüzden en başta kazanacağımıza kaybederiz o istediğimizi. Genelde kendimize güvenmeyiz. İnanmayız yapabileceğimize. Eğer istekliysek biraz şansımız vardır. En sonunda onu yapmak isteriz. Ama hala cevabını bulamadığımız sorular olur. Hala kendimize karşı bir güvensizlik vardır içimizde.

   İstemek yetmez. Bu noktada kendimize nasıl yapacağımızı sorarız. Nasıl yapmalıyım? Bu problemin bir çözümü var demektir aslında. Ama nasıl? Uzun bir düşünme sürecinden sonra bir çözüm buluruz ve bunu denemeyi düşünürüz. Denediğimizde eğer ufakta olsa olumlu bir sonuçla karşılaşırsak hemen cesaretleniriz.

    Denemelerimiz olumlu sonuç verirse, ilk baştaki yapamam düşüncesi yerini, bunu yapabilirim düşüncesine bırakır. Ve cidden kendimize inandığımızda ve güvendiğimiz de yapamam dediğimiz işleri yapabiliriz. Tabi ki istisnalar vardır. Bu şekilde düşündüm hemen başarılı oldum diye bir şey yoktur. Emek vermek ve gerçekçi olmakta lazım.

    Hemen uçak, gemi kullanmayı öğrenemeyiz. Ama zaman ve emek harcarsak birazda yeteneğimiz varsa bir şeyleri başarabiliriz. Bir yolcu uçağı yerine, özel pervaneli uçak uçurursun. Ama sonuçta sen yapamam dediğin uçma işini belirli bir zaman, emek harcadıktan sonra yapabilirsin. Bu yüzden kendine inanmalısın.

    Bu süreçleri hepimiz yaşarız. En başta kaybederiz bazen. Vazgeçmeyiz, kendimize inanır ve güveniriz. Ter dökeriz bu yolda ama sonunda başarırız. Alırız istediğimizi. O zaman yönetebiliriz kendimizi. O zaman bir anlamı olur düşünmemizin, kendimize güvenmenin, inanmanın ve istemenin. Her şeyi bir anda yapabilseydik ne önemi olurdu değil mi istediklerimizin?


Okan Kaya

10 Mart 2016 Perşembe

VAZGEÇİP PİŞMAN OLMA DEVAM ET


  Hayatınızda hiç vazgeçmediniz mi? Ya da bir durup düşündünüz değil mi, ben bunu yapamam diye? Birlikte bakalım o zaman vazgeçmek mi yoksa yola devam etmek mi?

Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum.
                                                                                                                    Albert Einstein
                                  



 Vazgeçmek için birçok sebep buluruz. Vazgeçmemek için ise çoğu zaman parmağımızı bile kıpırdatmayız. Bu yüzden neden vazgeçmeyeceğimize bakalım mı beraber?

 Hayatta her şey yolunda gidecek diye bir kanun yoktur. Bunu kabul etmekte fayda var. O yüzden sürekli olarak başarıyı yakalayamayabiliriz. Bu durumlarda bir kırgınlık, alınganlık ve ya o işe karşı küskünlük oluşur. Mücadele ederek o işi tamamlamak yerine vazgeçmeyi tercih ederiz. Vazgeçerek aslında kolayı seçeriz. Kolay olan hiçbir şey yapmamaktır. Korkarız, bir daha başarısız olmaktan. Çevremizdeki insanların bizleri değersiz ve başarısız birisi olarak görmelerinden kaçarız. Böyle mi yapmalı mıyız?

 İngilizce sınavlarım düşüktü. Dersi fazla sevmezdim, bu da ne işime yarar derdim. Sosyal Bilimler Lisesinde okumamın faydası vardı. İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesinde iki yıl süren dili İngilizce olan International Baccalaureate Diploma Programı’ na katılma hakkımız vardı. Program paralıydı.  Biriktirmiş biraz param vardı. Etrafımdaki insanlar dil bilmediğimden dolayı birde okulun İstanbul’da olmasından dolayı itiraz ediyorlardı. Kolayı seçmedim ve programa gittim. İlk aylar zorlandım. Daha sonra İngilizce dilimi geliştirmeye başladım. Şu an Akdeniz Üniversitesi %30 İngilizce Ekonomi okuyorum. Benim tercihim ve İngilizce öğretimden vazgeçmedim. Benim İngilizce dilimm süper mi? Tabi ki hayır. Mesele şu, kolay mı zor mu? Ben zoru tercih ettim. Şu an meyvelerini toplamaya başladım. Kendimi geliştirdim. Hiç korkmadım mı? Evet korktum. Ama vazgeçmedim, azimli bir şekilde çalıştım. İnternet sitelerindeki gramer konularına baktım. Arkadaşlarımdan yardım istedim bana kaynaklar önerdiler. Yurt dışından bir mesaj arkadaşı edindim ve gün boyu konuşmaya çalıştım. Her konuşmamızda beni zorluyordu. Artık ülkelerimizin tarihlerini tartışıyorduk. O zamanlar inanılmazdı. Bunları çok basit cümlelerle yapıyorduk ama anlaşıyorduk.

 Vazgeçmiş olsaydım neleri kaybedecektim beraber bakalım. Öncellikle İngilizce öğrenemezdim ve ya geç bir zamanda öğrenirdim. Yurt dışından sürekli yazıştığım bir arkadaşım olmazdı. Şu an %30 İngilizce Ekonomi yerine %100 Türkçe Ekonomi bölümünde okurdum. İngilizce sayesinde ulaştığım kaynaklara ulaşamaz ve kendimi geliştiremezdim. Liste uzar ve gider. Peki bunların olması mı gerekiyor? Hayır.

 Vazgeçmek işin kolay tarafı, asıl olan azimle çabalamaktır, vazgeçmemektir. Annemin bu konu üzerine söylediği bir güzel söz var: “Sen çalış, dene; olmazda olmasın. En azından denemiş olursun. Bir şey kaybetmezsin, tecrübe kazanırsın.”. Annemin de dediği gibi arkadaşlar hayatta yaptıklarınızdan değil yapmadıklarınızdan pişman olacaksınız. Başarmak için çok büyük değil ufak adımlar atın. Başarı sizin attığınız ufak adımlar üzerine kuruludur. Herkes bir anda istediği konuda başarılı olacak değildir. Vücut bile hayati fonksiyonlarını sürdürmek için kaslarını çalıştırmaktadır.

 Son olarak size tavsiyem önce ne istediğinizi belirleyin. Sonra kim olduğunuza bakın. Yani neler yapabileceğinize bakın.  Neler yapabileceğinizi bulduğunuzda ufak adımlara atarak harekete geçin. Dönüp arkanıza baktığınızda korkarak attığınız o ufak adımlar sizleri kilometrelerce öteye götürmüş ve isteğinize bir adım daha yaklaştırmıştır. Vazgeçmeden, azimli olarak istekleriniz için çalışmanızı diliyorum.


Okan Kaya