Başarıdan bahsederken başarıyı herkes farklı
tanımlıyor. Fakat her zaman ki cümle geliyor ardından: “Kime göre, neye göre?”.
Elbette, başarı için herkes bir tanım yapacaktır. Başarıyı tanımlamak yerine
başarı kavramına nasıl ulaşırız ya da neler yapmalıyız ona bakalım.
Başarı olarak atfedilen birçok dünyaca
tanınmış kişi kitap okuyordu. Birçoğumuzun önemsemediği şeyi yapıyorlardı.
Kitap okuyup diğer insanların düşünce dünyasını öğreniyor ve kendi
kişiliklerini geliştirmekte kullanıyorlardı.
Değişimin önünde durmak mı bir başarıdır
yoksa değişimi kabullenmek mi? Sorunun cevabı değil sorunun içerisindeki anlam
önemli. Eğer bir şeyler değişiyorsa buna kayıtsız kalmamız sizce doğru mu?
Değişimi kabullenmek ve hayatımızı ona göre şekillendirmemiz gerekli, yoksa
olduğumuz yerde sayar, ne uzar ne de kısalırız.
Genel kabul görmüş bir fikir: İnsanlar
düşünen varlıklardır. Peki gerçekten düşünüyor muyuz? Yani kendi dünyamızda bir
şeyleri bulup oradan dışarı çıkartabiliyor muyuz? Bir fikir üretebiliyor muyuz?
Öğrenmek yerine günü kurtarmanın derdine
düşüyoruz. Farkında olmuyoruz bazen öğrendiklerimizin bizi nerelere
götüreceğini. Bu ne işe yarar diye soruyoruz kendimize. Öğrenmeye kapatıyoruz
bir nevi. Ama öğrenseydik keşke, sadece bilmek yerine.
Bahaneler yaratıyoruz hep, gözden
kaçırıyoruz fırsatları ve nicesini. Hatamızı kabullenmeliyiz. Hatalarını
kabullenir ve onlarda bir ders çıkartırsan ulaşırsın başarıya. Yoksa şikayet
edersen ve kendi başarısızlıklarını kabullenmeyip bahaneler üretirsen sayarsın
yerinde.
Kısacası;
İlim ilim bilmektir
İlim kendini bilmektir
…..
Yunus Emre
OKAN KAYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder